Zerdüşt dininde vaat edilmiş kurtarıcı düşüncesi “Vaat edilen toplumsal kurtarıcı” kategorisinde yer alır, zira bu kurtarıcı kötünün, yalanın ve sapıklığın aleyhine konuşur ve halkın tamamının kurtarılıp dinginliğe erişeceği yeni bir dünya müjdesi verir. Dolayısıyla daha çok her ferdi kurtarıp bunların her birine her asırda “Buda” makamına ulaştıracak ve geleceği gözeten Budizm’de vaat edilen kurtarıcı gibi ferdi ve bireysel değildir.
Asıl itibariyle vaat edilen kurtarıcılar kategorisinde Zerdüştlüğü “Sırfen toplumsal” kurtarıcı sınıfına dâhil edemeyiz, zira toplumun kalbî maneviyatını da düşünür, ancak bu maneviyat daha çok toplumun içtimai dinginlik ve emniyetini isteyen ahlaki bir maneviyattır.
Başka bir bakışla Zerdüştlük düşüncesi tıpkı İslam, Hindu, Buda ve Hıristiyanlıktaki vaat edilmiş kurtarıcı gibi “Nasyonalist/Kavim eksenli” bir düşünce değil, “Cihanşümul/Kapsayıcı” bir düşüncedir. Zira Zerdüştlüğün metinlerinde şu söze benzeyen söylemler az değildir: “Dünya halklarının tamamı ortak yaratılışlı, ortak söylemli ve ortak eylemli olmalıdır.
Zerdüştlük dininde vaat edilmiş kurtarıcı düşüncesi için “Geçmişe dönük” bir bakışın olduğu ve sürekli pas parlak ve sevinç dolu bir geçmişi canlandıracağı söylenebilir. Yani vaat edilmiş kurtarıcının verdiği hükme Ehrimen’in dehaleti olmaksızın tarihin ilk üç bininci yılının ilk bininci yılındaki hâkimiyet arzulanmaktadır.
Mesihilerin nezdindeki Mesih ve Mahayana Budistlerin nezdindeki Maitreya da olduğu gibi Zerdüştlükte vaat edilen kurtarıcının tamamen “Şahsi” olup ulûhiyetten/ilahlıktan yararlanmadığını, aksine bir bakirenin, gölde yıkanırken o gölde bulunan Zerdüşt'ün tohumuyla mucizevari gebe kalması sonucu doğacak ve dünyaya gelip başarılı olacak mitolojik bir beşer olduğunu görüyoruz.